Yüksek bir uçurumun kenarından engin maviliklere baktığınızı hayal edin. Rüzgârın hafifçe saçlarınıza dokunup geçtiğini, güneşin pırıl pırıl parlarken denizi sımsıcak kucakladığını. İçinizi huzurla dolduran, dolu dolu yaşamayı arzulatan bir manzara var karşınızda. Bir süre sonra rüzgârın biraz hızını artırdığını, saçlarınızın uçuşmaya ve içinizin titremeye başladığını düşünün.
Öyle ki; sanki birden sizi sarıp sarmalayıp havalara uçuracakmışçasına hızlanan bir rüzgâr. Açık gökyüzünün hızla karardığını, ardından rüzgârla el ele verip o sakin denizi de delirttiğini düşünün. Öyle ya doğa bu, bir anda aniden değişebiliyor. İnanılır gibi değil ama canı ne isterse yapabilen sadece doğa galiba. Doğa özgür, cesur, değişken ve her zaman insanlara göre değil sadece kendine göre davranıyor. Yağmur yağmak için bizim uygun olmamızı beklemez, rüzgâr eserken şiddetini bize göre ayarlamaz, deniz dinginliğini biz insanlara göre korumaz, hepsi bir anda değişip bizi hiçe sayabilir.
Doğa bize değil biz doğaya uyum sağlamak zorundayız. Yağmur yağdığında bir şemsiye açıp korunmaya çalışan, şiddetini arttırırsa sığınmak zorunda olan, delirmiş bir denizden uzak duran ve kendine göre doğru bir zamanda olan bir depremden korunamayan yine biziz. Biz onun değişen her halini kabul etmek ve onunla yaşamayı öğrenmek zorundayız yoksa hayatta kalmak mümkün değil. Önlemler almak, kendimizi korumak ve en azından öfkesi geçene kadar beklemek gerekir. Bazen çok acımasız olabilen doğa, bazen de bize cenneti sunan doğa ile aynı değil mi? Biz doğayı değiştiremeyeceğimizi bildiğimizden, hayatta kalabilmek için onu olduğu gibi kabul edip, bazı zamanlardaki öfkesine rağmen onunla yaşamanın yollarını bulmadık mı? Onunla savaşmak yerine onunla yaşamayı öğrendik boyun eğdik ve kabullendik. Böylece kendi kendimize tek taraflı bir kabul ediş başladı. Soyları tüketip insanları yok eden, denizleri yarıp, dağları yerle bir edebilen bir güce karşı insan oğlu ne kadar da acizdir.
Oysa doğa gibi eşsiz ve özel bir şey daha var, o da kendinizsiniz. Bizim de kendi doğamız var. Benim olduğu gibi diğer tüm insanların da.
Doğa nasıl kendine özel bir şeyse ve yaşamanın yolu onu olduğu gibi kabul etmekse, insan doğasını da olduğu gibi kabul etmek gerekmez mi? Diğer insanların doğasının bize zarar vermemesi adına, gerçek doğa için yaptığımız gibi davranmak bir çözüm olabilir mi? Hayatınızdaki insanlara bir bakın. Bazen kahkahalar atıyor, bazen kavga ediyoruz. Bazen esip gürlüyor, bazen sessiz kalıyor, bazen cevap veriyor, bazen de deliriyoruz. Ne olursa olsun öfkesi kabaranlara karşı kendinizi koruyun, tıpkı doğaya yaptığınız gibi sakinleşmesini, öfkesinin geçmesini bekleyin. Sakin zamanların da doyasıya tadını çıkarın. Huzur hep sizinle olsun.
Kendi doğanızı sevin ve herkesin de bir doğası olduğunu kabul ederek yaşayın. Olanı olduğu gibi kabul etmek hayatınızı kolaylaştıracaktır buna inanın.
Sevgilerimle.