Özünde barındırdığı bilgelik ve içtenlikle, pamuk kalpler üzerine kurulu bu köşe yazısı, insanın iç dünyasındaki güzellikleri keşfetme çağrısı yapıyor.
“Ayna ayna söyle bana, benden daha güzeli var mı bu dünyada?”
“Kraliçem siz çok güzelsiniz ama sizden daha güzel olan pamuk kalbiniz var! Sizi esas güzel yapan sahip olduğunuz bu pamuk kalptir. Sizin pamuk kalbinizi görebilen herkes de kalbinizin güzelliği sayesinde sizde şekilleniyor, yani sizin için ne hissediyorlarsa sadece onu görüyorlar. Üstelik bunu bana bakıp sormanıza da gerek yok çünkü siz kendiniz zaten bir aynasınız ve size bakan aslında kendini görüyor. Demek istediğim şu ki; güzeli gören güzel bakıyor, görmeyen ise kötü bakıyor.”
“Peki sadece ben mi aynayım yoksa herkes bir ayna mı? Yani hepimiz birbirimize baktığımız zaman aslında kendimizi mi görüyoruz?”
“Evet aynen öyle. Aslında herkes kendisini görüyor. Tüm insanlar ne hissediyorlarsa onu yansıtan çok özel aynalar. Çünkü her şey insanla başlıyor ve yayılıyor. Diğerlerine bulaşan, bulaş riski taşıyan tek şey keşke güler yüz, iyi niyet, huzur ve mutluluk veya bu tarz şeyler olsa.”
“Sevgili ayna, ben iyi olmayı çok seviyorum çünkü böyle çok mutluyum. Çünkü en huzurlu hayat, en basit ve art niyetsiz olarak yaşanan bir hayat bence. Mutlu ve huzurlu olmak en basit şekilde yaşamakla mümkünken, ayna ayna söyle bana o zaman zalimler, fitne fesat içindekiler, yüzüne gülüp arkandan iş çevirenler neden var bu dünyada?”
“Ah sevgili kraliçem, onlar olmazsa sizin pamuk kalbinizin kıymetini kim bilecek? Onlara rağmen yine de siz, olduğunuz gibi olmaya devam edin derim.”
“O da doğru, yani onlar değişmese bile ben iyi olmaya devam etmeliyim, öyle mi?”
“Evet aynen öyle. Siz her zaman iyi, dürüst, çalışkan ve çabalayan olun. Bırakın onlar değer bilmesinler. Gerekirse pamuk bir kalbinizin olduğunu bile bilmesinler. Belki de hiç kimseye bunu anlatmak için uğraşmamalısınız, hatta belki pamuk kalbinizi kimseye göstermemelisiniz.”
“Ama hayır, hayır! Eğer bunu kimse görmezse, eğer bunu kimse bilmezse, pamuk bir kalbimin olmasının ne anlamı kalır?”
“İnanın bana insanların çoğu çok kötü, hatta içlerinde iyi görünen gizli kötüler bile var. Onlar sizin pamuk kalbinizi yüzünüze gülerken, arkanızdan yangınlar çıkarıp, ateşe verip yakmaya bile çalışabilirler.”
“Ama hayır, hayır! Olamaz. Ben onları pamuklara sarıp sarmalamak isterken kalbimi yakmak isteyecek insanlar da var mıdır? Bunu mu diyorsun bana?”
“Hem de o kadar çok ki! Lütfen Kraliçem, kendinize çok dikkat edin. İnsanlara, etrafınızdakilere çok dikkat edin. İyi görünen kötülere dikkat edin. Güzel görünen çirkinlere dikkat edin. Çünkü gerçekten pamuk kalbiniz acıyabilir.”
“Ah sevgili ayna, biliyor musun? Benim hala umudum var. Eğer bizi güzelleştiren şey iyilikse, özü iyilik dolu pamuk kalpler eninde sonunda mutlu olacak demektir. Ben buna inanıyorum ve inandığım için de öyle. Çünkü güzeli görmek için sadece güzel bakmak yeterli demiştin bana. Kim nasıl bakarsa baksın ben güzel bakmaya, güzel görmeye devam edeceğim. Umarım geç olmadan herkes kendi kalbine bir kez olsun bakar. Önce kendimize kendi özümüze, sonra etrafımızdakilere güzel bakmak ve bunun üzerinde düşünmek zorundayız. Eğer esas olan ve bizi biz yapan şey kendi özümüz ise; umarım mertçe özüne bakmayı becerebilen herkesin güzellik gördüğü bir dünyası vardır. “Öz güzel olunca, göz güzel görürmüş” demezler mi? Tek temennim özü, sözü, ruhu, kalbi, dili, gönlü, bakışı, görüşü güzel insanların çok olduğu bir dünyada yaşamaktır.”
“Ayna ayna söyle bana benden daha güzeli var mı bu dünyada?”
“Kraliçem siz çok güzelsiniz ama sizi daha da güzel yapan pamuk bir kalbiniz var!”