An itibariyle Muğla'da Büyükşehir potası hariç bütün ilçelerde sol seçmen için alternatifler çoğalma eğiliminde. Bu da "oylar bölünebilir" sinyalidir hepimiz için. Menteşe, Bodrum, Marmaris, Datça, Milas, Fethiye özellikle bu ilçelerde "kesin şu adayla bu seçim alınır" demek güçleşti. Solda bölünen oylar Cumhur İttifakına ne fayda sağlar? Yaşayıp göreceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Bizim olmadığımız bir büyükşehir belediyesi doğalgazı nasıl getirecek? Biz varsak doğalgaz var, biz yoksak yok” açıklaması Muğla'daki seçmeni olumsuz etkiledi. Tepki cümleleri, gergin ifadeler aldı başını gitti. Zaten bu ifadelerin bir kazanç sağlayacağını düşünmek başlı başına sorun!
Halk meclisinde geçtiğimiz günlerde konu aday adayları oldu. "Ne ses ne de söz yükselttiler. Susup kenara çekildiler" dedi bir taksici abimiz. Bu cümlede parti ayrımı da yapmadı. Örnek verdiği isimler Cumhur İttifakı ve CHP 'den oldu.
Cevap olarak dedim ki "Kendince haklısın. Özgeçmişi ile, halkın sempatisini kazandığını düşündüğün, ilçeye,ile katkısını takdir ettiğin bir isim vardı. Adaylık sürecinde hakkının yendiğini düşündün, sinirlisin. Eyvallah. Peki desteklediğin adayın nasıl bir siyaset arenasında olduğunu idrak edebildin mi? Şimdiye kadar hiç bu kadar milyon dolarlar konu oldu mu? Pazarlık siyaseti bu kadar ayyuka çıktı mı? Temayül yoklaması ya da ön seçim fark etmez il yönetimleri bu kadar etkisiz, parti üyeleri Ankara tarafından bu kadar kimsesiz bırakıldı mı? Bazı gazeteciler tutturmuş "kriz yok, hep olur böyle çalkantılı süreçler" diyor. İşin aslı sahiden bu mu ?Tabiki değil! Neden çünkü rant meydanında el kaldıran, "bana da bana da" diye payını isteyenler var! Adaylar bitti. Meclis üyeleri nizahı başladı bu kez! Neden? Aynı meydanda cirit atılıyor da ondan!
Buradan nereye çıkacağız?
Oyunun içinde kurulan oyunlardan kendimizi koruyacağız. Neden, çünkü toplumsal menfaat bireysel menfaatin önünde tutulmalı. "O onu diyor, bu bunu buradan şuraya çekiyor!" Bu masalları o meydanda at sürenlere bırakacağız.
Bizim derdimiz ; kentimizi kim kalkındıracak? Bu oyunlardan bağımsız, bireysel menfaatini arkaya atıp topluma kim hizmet edecek? Onu arayacağız ve bulmalıyız! Bunun lamı cimi yok! Bizim yerimize karar verilenler ortada! Fakat biz daha son kararımızı vermedik.
Bence aday adayları sessiz kalarak, kendilerine zarar veren bu başarısız sürece baş kaldırıyor. Bu pasif direniştir. Zira bağımsız aday olsalar, onlar da bireysel menfaatlerini toplum menfaatinin önüne koymak ve yıllarca emek verdikleri partilerine ihanet etmekle suçlanacaklarını biliyorlar. Onların siyaseti bunun üstünde olduğu için bilinçli olarak susuyorlar. Ama eminim toplum menfaatini gözetip buna göre saflarını mutlaka belirlemişlerdir.
Biz de belirledik! Denenmemişi denemek hususunda, toplum menfaatini her şeyin önüne koyma hususunda netiz."
Taksici abi, hiç böyle düşünmediğini söyledi. Yeni bir ufuk açtığım için teşekkür etti ve ekledi "Şeref Oğuz yazmış geçenlerde 1 Nisan sonrası akaryakıt fiyatları 60 TL'yi bulabilir deyipduru. Haklısın kızım, bir kısır döngüye girmişiz başka yolu yok zannediyoruz ama mutlaka başka yolu buluruz. Ne de olsa bulanlar, aramaya cesareti olanlardır." dedi.
Oğuzhan Uğur bir programında açık net söyledi "siyasetten midemiz bulandı" kendisine kesinlikle katılıyorum.
Sürekli bağırandan sıkıldık diyorduk şimdi bir de bağırmaktan sürekli sesi kısılanı görüyoruz. Belediye Meclis Üyesi olsun diye ilçe başkanı arayan parti lideri duyuyoruz. Olur mu böyle de bakem? Yakışık aldı mı bu ?
Siyaset artık yeşili neresinden sever ona karar vermeli! Seçtiği dolar yeşili ise halkın tepkisine göğüs germeyi şimdiden öğrenmeli!
Bodrum'da 14 mahalle kış günü susuz, Fethiye Körfezi, Marmaris Körfezi içler acısı, Muğla genelinde altyapı sıkıntısı, yollar, imar durumları, yeşil alanların inşaate teslim olan hali, deprem analiz yokluğu, trafik sorunu, ulaşımın pahalı ama dağınık hali, su faturalarındaki su kullanım bedellerini katlayan katkı payları ile hizmetsiz kalan Muğla'ya sıra geldi mi? Gelmedi! Sebep; mide bulandıran bu gereksiz sakızı çiğnemek! Bak sadece çenemiz değil bu yazı bile yoruldu!
Şimdi dostlarım yazıyor. Mesela Necati Kanbur son yazısında başlıkta demişki "31 Martta kim kazanır bilmem ama millet kaybedecek" bu uyarıları lütfen kayda alın.
Ve unutmayın bazen yeni bir şeyin gelmesi için eskinin tamamen gitmesi, bitmesi gerekir. Dün doğrularınızla doldurduğunuz bardağın bugün tamamen boşalması ve bugünün doğruları ile dolması kaçınılmazdır. Değişim,dönüşüm, devrim dediğimiz tam olarak budur. Alışılmış düzeni, ezberi bozmak zordur kabul ediyorum. Ancak dün demlenen çayı bugün de içmeye devam edersen hem tadı bozulur hem de sağlığını tehlikeye atarsın.
Mevlana'nın dediği gibi "Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni bir şeyler söylemek lazım"
Haydi selametle...