Muğla’nın merkez ilçesi Menteşe Sınırsızlık Meydanı’nda buluşan, Eğitim Sen ve Veli-Der Muğla Şubeleri, 20.Eğitim Şurası'nda okul öncesi eğitimdeki çocuklara din eğitimi verilmesi kararına ilişkin basın açıklaması yaptı. Veli-Der Muğla Şube Başkanı Dilek Gedik, şöyle konuştu:

“İhtisas komisyonlarında kabul görmeyen, reddedilen bu karar 20. Milli Eğitim Şurası'nda verilen önerge ile kabul edildi. Okul öncesi eğitim her çocuğumuz için tartışılmaz en temel haktır. Ancak çocuklarımızın ihtiyacı olan, 4-6 yaş arası çocuklara soyut bilgiyi dayatan, pedagojik ve bilimsel olmayan bir eğitim süreci değil; çocuğun üstün yararını esas alan, eşit, ücretsiz, kamusal, laik ve bilimsel niteliğin esas alındığı okul öncesi eğitimdir."

“ANNE NE ZAMAN ÖLECEĞİZ DİYEN ÇOCUKLAR VAR”

Zorunlu din eğitiminin pedagoji ilkelerine uygun olmadığını belirten Gedik, "Ailelerine günahkar diye bakan, bir an önce gerçek saydıkları dünyaya göçmeyi hayal eden, hayatları kabusa dönmüş çocuklar var. Bu çocuklar, altını ıslatıyor, resim yapmayı günah sayıyor, kardeşine kötü davranıyor, annenin çalışmasını günah sayıyor. ‘Anne ne zaman öleceğiz, burası çok sıkıcı’ diyen çocuklar var. Soyut kavramları öğrenmeye hazır olmayan beyinlerin dini eğitim almaları pedagojik olarak mümkün değil. Biz, çocuklarımızın laik ve bilimsel temelleri olan, pedagoji ilkelerine uygun bir eğitim almasını istiyoruz” dedi.

“YASAL DAYANAĞI YOKTUR”

Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Birdal Savran bu durumun bir yasal dayanağı olmadığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Öncelikle okullarda okutulacak dersleri gösteren haftalık ders çizelgelerinde yer almayan bir dersin ya da etkinliğin ders saatleri içinde yapılmasının yasal dayanağı yoktur. Ayrıca öğrencilerin ders saatleri içindeki etkinliğe katılmak istememeleri durumunda nereye gideceği, güvenliği, ailesine ve okula karşı öğretmenin sorumluğunun ne olacağı belirsizdir. Belirtmek isteriz ki okulların herhangi bir dini etkinliğin mekanı haline getirilmesi, Bakanlık birimlerinin okullara talimat göndererek öğretmen ve öğrencilerin söz konusu etkinliklere katılımını zorunlu tutması kabul edilemez. Çünkü okullar, farklı inanç gruplarının her birinin eşit değerde görülmesi gereken kurumlardır.”

Öğrenci velisi Havva Dülger de, “14 yaşında bir çocuğum var. Çocuğumun zorunlu din eğitimi almasını istemiyorum. Çocuğumun laik, ilerici, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan bir çocuk olarak eğitilmesini istiyorum. AKP'nin eğitimdeki politikalarını da desteklemiyorum” dedi.

“BUNUN KARŞISINDA HEP BERABER DURACAĞIZ”

Dört yaşındaki kızının okul öncesi eğitim aldığını söyleyen veli Mehmet Yapıcı ise şunları söyledi:

“Benim kızım da şu an okul öncesi eğitim alıyor. Eşimle, hayatın hiçbir evresinde dini bir eğitime tabi tutulmaması gerektiğini düşünüyoruz, Kızımızın 4-5 yaşında böyle bir şeye maruz kalmasını, kesinlikle kabul etmiyoruz. Şu an bizi yöneten mantığın sanki böyle ülkeyi terk etmeden önce, eğitimde de verebileceği maksimum zararı vermeye çalışarak gitmeye çalıştığını hissediyorum. Bunun karşısında hep beraber duracağız."

İki kız çocuğu annesi olan Zübeyde Bal, "5 ve 6 buçuk yaşında 2 kız çocuğu annesiyim. İkisi de okul öncesi eğitim alan çocuklarım dinin nasıl öğretilmesi gerektiği hatta öğretilmesinin gerekip gerekmediği konusunda çekincelerim varken herhangi bir pedagojik eğitim almamış kişiler tarafından çocuklarıma dini eğitim verilmesini istemiyorum. Bu yaştaki hiçbir çocuk soyut ve somut kavramları ayırt edemezken cennet, cehennem, günah, sevap, abdest alma ya da başımızı kapama gibi kavramları algılayamaz" diye konuştu.

Kaynak: ANKA