Bugün, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa dikkat çekmek, kadınların yaşadığı sorunları ve hak mücadelesini dile getirmek istiyorum.
Bugün, tüm dünya kadına şiddete hayır diyor.
Kadınlarımız için söylenecek o kadar söz var ki, bu ne kitaplara ne de sayfalara dökmekle biter.
Ama böylesine özel bir günde, bir sayfa da olsa kadınlarımızı es geçmek olmazdı.
Anasından doğduğunda, ‘Tüh keşke erkek olsaydı’ denilen, okula gitmek isteyince, ‘Otur kız yerine, ne işin var okulda’ fırçası yiyen, evlenmesine babası tarafından karar verilen, açıldığında dinsizlikle, kapandığında dincilikle suçlanan, sokak ortasında katledilen, her türlü şiddete maruz kalan, söz hakkı verilmeyen, siyasette sırtı sıvazlanıp icraatta yüz çevrilen kadınlarımızdan nasıl bahsetmeyebiliriz ki?
2022 yılında yine istatistiklere göre yüzlerce kadınımız katledilmiş.
Dayak yiyen, şiddet görenlerin haddi hesabı yok.
Daha bu bildiklerimiz.
Bir de evinde olmadık işkenceye maruz kalıp, korkudan sesini çıkaramayanlar var.
Her gün televizyon kanallarında, gazete sayfalarında kadın ve şiddet haberleri görüyoruz.
İsyan edip tepki gösteriyoruz.
Ama nedense bir türlü engellenemiyor.
Peki neden her geçen gün bu şiddet olayları artıyor?
Aslında çok düşünmeye de gerek yok.
‘Kadınlar dövüldüğü için şükretmeli’, ‘Kadınlarla asansöre aynı anda binilmez’, ‘Hamile kadın sokağa çıkmamalı’ diyenler, küçük kız çocukları ile evlenmenin doğal olduğunu söyleyenlerin önüne geçilmediği sürece şiddet olayları da devam eder.
Çünkü zihniyet bozuldukça bozuluyor.
Çocuklarımız, gençlerimiz saçma sapan düşüncelerle zehirlendikçe zehirleniyor.
Kadınlarımız kızlarımız, ikinci sınıf insan gibi görülmeye başlandı.
Biran önce bu tür düşünenlerin önüne geçilmeli.
Özellikle sosyal medyada, saçma sapan paylaşımlarla kadınları rencide edenler, en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Yazımın başlığında da dediğim gibi.
25 Kasım da Kadına Şiddete HAYIR demek istiyorsak öncelikle kadınları insan gibi görmeliyiz.
Zaten kadınlarımız da kutlama değil, değer görmek istiyor.