Adalet mutlaka bir gün herkese lazım olacak ve tecellide edecektir.
Bu yazımda yargının verdiği kararı değil de konu neden yargıya geldi onu anlatmaya çalışacağım.
Çünkü kararın daha İSTİNAF ve YARGITAY boyutu var.
Günümüzde en çok danışman ihtiyacı olan ve kullananların ilk sırasında siyasetçiler geliyor.
Peki bizim Siyasetçiler tuttukları danışmanları dinliyorlar mı? yoksa iş olsun diye paramı veriyorlar.
Bence dinlemiyorlar. İş olsun diye maaş veriyorlar.
Bir konuda da haksız çıktıklarında DANIŞMAN hatası deyip geçiştiriyorlar.
İşte günümüzden örneklere ve siyasetteki son gelişmelere bakarsak tamamen DANIŞMAN hatalarının siyasetçileri getirdiği nokta aynen böyle.
Bizde siyasetçi DANIŞMAN tutar ama danışmanı dinlemez.
Yada Danışman tuttuğu kişi parasını veren kişiye yeterli hizmeti verecek kapasiteye sahip olmayınca durum ORTADA.
AYNEN EKREM İMAMOĞLU OLAYINDAKİ GİBİ.
Siyasetçinin arkasında danışmanı olarak resim vermek ayrı konu.
Akıl vermek ayrı konu.
Eğer bir siyasetçi tuttuğu danışmanına güvenmiyorsa onun verdiği akla fikre göre değil de kendi bildiğini okuyorsa .
Bence öyle oluyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlunun binlerce lira para harcayarak tuttuğu danışmanların verdiği hizmet kendisini işte bu duruma kadar getirdi.
Bu nacizhane benim fikrim.
O danışmanlar
‘’SAYIN BAŞKAN : Sizin dokunulmazlığınız yok. Ağzınızdan çıkacak her yanlış kelime rakiplerinizce aleyhinize kaydediliyor . Sizi harcamak için her yolun denendiğini biliyorsunuz’’ denilerek Sayın İmamoğlunu sadece işini yapması konusunda ikna edebilselerdi ve Ankara siyasetinden uzak tutabilselerdi bu durumlar yaşanmazdı.
Yine nacizhane kendi fikrim. Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş.. Bakın Türkiyenin ikinci büyük Belediyesi üstelik siyasetin kaynatıldığı ANKARA’nın Başkanı ve ağzından çıkan her lafı tarttıyor.Sevilmiyormu. İmamoğlundan daha fazla sevildiği ortada. İzmir ,Adana ve diğer Büyükşehir Belediyeleri Başkanlar keza aynı iken Sayın İmamoğlu adama ‘’sen nereye koşuyorsun’’ demezler mi.
Ha ben İstanbul halkına ve CHP seçmenine güveniyorum diyeceksiniz.
Peki sizin hatanızı İstanbul halkı ve CHP seçmeni nasıl lehe döndürecek.
Bunun ceremesini kim nasıl çekecek.
Sokaklarda coplanarak gaz yiyerek mi?
Hani bir deyim vardı haftanın günleriyle ilgili ve rahmetli Kemal Sunalın bir filminde devamlı replik olarak kullanılıyordu.
‘’Şunun şurasında filan güne ne kaldı’’ gibilerden.
Evet hakikatten o güne bu kadar yaklaşılmışken bu neyin hırsıydı?
Üstelik şimdi seçimlere kadarki sürecin nasıl işleyeceğini siz çok iyi biliyorken.
Şimdi ayıklayın pirincin taşını.
Şu CHP Bir türlü hatalardan ders alan parti olamadı gitti.
Bence bu hırsla İstanbul size küçük geldi ve bir numara büyüğü denemeye çalışıyorsunuz.
Yine de hayırlısı olsun.