İlkin Koronavirüs salgını vurdu.
On binlerce ölü.
Virüsü atlattık derken, deprem vurdu, yıktı, yaktı.
On binlerce ölü.
Depremde ölenleri gömemeden, depremzedelerin yaralarını saramadan sel vurdu, yıktı geçti.
Onlarca ölü.
Birkaç gündür orman yangınlarını yazmaktan yüreğim yanıyordu.
Derken, Temmuz ayıyla birlikte, orman yangınları başladı.
Hem de “çıkış nedenleri bir çok yerde bir türlü belli olamayan” orman yangınları, cennet ülkemin neredeyse her yanından alevler yükselmeye başladı.
Bazılarının failleri yakalansa da çoğu yerde “çıkış nedeni belli olmayan” yangınlar olarak gazete ve televizyon haberlerine düşmeye başladı.
Nerelerde mi?
Başta Ege ve Akdeniz bölgesi olmak üzere Ayvalık’ta, Hatay – Belen’de, Manavgat’ta, Silifke’de, Gülnar’da, Çanakkale’de, Yeter mi?
Dilerim yeter.
Ben galiba az saydım. Çünkü Tarım ve Orman Bakanı, Hatay – Belen’deki orman yangını bölgesini incelerken, 19 orman yangınının 16 sının kontrol altına alındığını söyledi.
Doğal afet denilen bu orman yangınlarını her yıl bu aylarda üzülerek yaşıyoruz.
Ülkemin güzel insanları çeşit çeşit zamlarla yanarken, ülkemin ormanları da bu zamlarla yanan insanların yüreğine kor gibi düşüyor.
Bizi yöneten etkili ve yetkililere gelince;
Onların başını kaşıyacak zamanları yok.
Bir yandan, zam yapmadığımız ne kaldı diye düşünüyorlar, diğer yandan da çırpınıp duruyorlar.
Bırakın her şey yansın o zaman.
Alevlerle ormanlar yansın, zamlarla cepler yansın, maaşına zam göremeyen emekliler yansın.
Hazine zaten yangın yeri ama biz itibardan taviz vermemek için çırpınan etkili ve yetkililerin hallerine yanmak da onların yerine üzülmek de bize düşüyor.
Allah hepsinin ve hepimizin yardımcısı olsun.
Çünkü bu acı yılların çözümü de Allah’a kalmış gibi görünüyor…
Bunca karmaşa arasında neyse ki Filenin Sultanları uluslararası şampiyon oldu da yüreğimize biraz su serpti.
Var olsunlar…