10 Mayıs'tan bu yana İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki sivilleri bombalamasına tepki gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "ABD'nin ve onu takip eden ülkelerin 2017 sonunda Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etmeleri, bu katil devletin kan dökme iştahını artırmıştır" ifadelerini kullanmıştı. Cumhurbaşkanı ayrıca İsrail'le silah anlaşması yaptığını söylediği ABD Başkanı Joe Biden'a tepki göstermişti.
ERDOĞAN İÇİN SKANDAL İFADELER KULLANDILAR
Bu açıklamalar sonrasında ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price tarafından yapılan resmi açıklamada, Erdoğan'ın sözlerinin kınanmaya değer nitelikte olduğu belirtilerek, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve diğer Türk liderleri şiddeti daha fazla kışkırtabilecek sözlerden kaçınmaya çağırıyoruz" denildi. Türkiye'ye, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmayı sona erdirmek için ABD'ye katılması çağrısının yapıldığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Antisemitist dilin hiçbir yerde yeri yok. ABD, tüm biçimleriyle antisemitizmle mücadele etme konusunda kararlığa sahip. Antisemitizme sıklıkla eşlik eden, şiddeti ve antisemitizmi destekleyen tehlikeli yalanları da ciddiye alıyoruz. Yalanlara daima gerçeklerle karşı koymalı ve nefret suçlarına adaletle cevap vermeliyiz."
DIŞİŞLERİ: İTHAMLARI REDDEDİYORUZ
Konuya ilişkin bir açıklama yapan Dışişleri Bakanlığı ise ABD yönetimine çok sert çıktı. Açıklamada, "ABD Dışişleri Bakanlığı'nca yapılan (antisemitizme dair) açıklamada, Cumhurbaşkanımıza yönelik ithamları bütünüyle reddediyoruz. ABD yönetimini liderlerimize yönelik asılsız ithamlarda bulunmak yerine, İsrail'in sivil halka yönelik saldırılarının durdurulması için çaba sarf etmeye davet ediyoruz. Antisemitizm kavramı, İsrail'in etnik, dini ve kültürel temizlik politikalarını eleştiriden muaf tutmak amacıyla istismar edilmemelidir"
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
"ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yer alan ithamları bütünüyle reddediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği hususların hedefi Yahudiler değil, günlerdir Filistin'e yönelik olarak ayrım gözetmeksizin sürdürdüğü saldırılarla, büyük bölümünü çocuk, kadın ve gençlerin teşkil ettiği çok sayıda masum Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olan İsrail Hükümetidir. Öte yandan, Sayın Cumhurbaşkanımız İsrail'in eski bir Başbakanının ifadelerini hatırlatmıştır.
Tüm inançlara saygı duyan ve farklı din ve inanç gruplarının barış içinde bir arada yaşama kültürüne sahip bulunan toplumumuzda Antisemitizm hiçbir zaman melce bulmamıştır. Ülkemiz toprakları, yüzyıllardır önce engizisyondan, İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Holokost'tan kaçan çok sayıda Yahudiye vatan olmuştur. Cesur Türk diplomatları Holokost sırasında yüzlerce Yahudi'nin kurtarılmasına yardımcı olmuştur. Yahudi kökenli vatandaşlarımız bu topraklarda yüzyıllardır barış ve huzur içinde, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadan yaşamaktadır.
Türkiye Antisemitizmi ilk defa insan hakları ihlali olarak tanımlayan BM İnsan Hakları Konseyi kararının ana sunucuları arasında yer almaktadır. Antisemitizmin bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından müteaddit kereler insanlığa karşı bir suç olarak nitelendirilip telin edildiği de hatırlanmalıdır. Öte yandan, Antisemitizm kavramı, mevcut İsrail Yönetimi'nin Filistin halkına yönelik sürdürdüğü saldırılarının yanı sıra, işgal altındaki topraklarda sistematik şekilde yürüttüğü etnik, dini ve kültürel temizlik politikaları eleştiriden muaf tutmak ve bu alanda İsrail Yönetimi'ne dokunulmazlık sağlamak amacıyla istismar edilmemelidir. İsrail'e dokunulmazlık sağlamaya yönelik girişimlerin hangi vahim boyutlara ulaştığı son olarak, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazasından sorumlu bulunan BM Güvenlik Konseyi'nin, bir üye ülkenin engellemesi nedeniyle, İsrail-Filistin ihtilafı gibi önemli bir konuda devre dışı bırakılmasıyla görülmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik haksız ithamların ve BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'e uluslararası dokunulmazlık sağlama girişimlerinin kaynağının aynı olması elbette tesadüf değildir. Öte yandan, tarihi açıdan tartışmalı bir nitelik taşıyan, hakkında hiçbir somut bilgi, belge ve kanıt bulunmayan 1915 olaylarını siyasi ve popülist sebeplerle "soykırım" olarak nitelendiren ABD Yönetimi'nin, tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden İsrail saldırılarına arka çıkması, ciddi bir çelişki teşkil etmekte olup, Sayın Cumhurbaşkanımız bu çelişkiye de dikkat çekmiştir.
Hukuk temelli dünya düzeni ve uluslararası hukukun üstünlüğü söylemleriyle iktidara gelen ABD Yönetimi'nin halihazırda izlediği politikalar, esasen söz konusu söylemlerle de çelişmektedir. ABD Yönetimi'ni, liderlerimize yönelik haksız ve asılsız ithamlarda bulunmak yerine, İsrail'in sivil halka yönelik saldırılarının durdurulması için çaba sarf etmeye davet ediyoruz. BM Güvenlik Konseyi'ndeki vetonun kaldırılması bu alanda atılabilecek önemli bir ilk adım olacaktır."
Kaynak: SonDakika