Zafer Kundakçı

HAYATI YAŞANMAZ HALE GETİREN AZINLIK KÖTÜLERİN VARLIĞI DEĞİL, ÇOĞUNLUK İYİLERİN SESSİZLİĞİDİR

Zafer Kundakçı

İnsanca bir yaşam için, insanları siyah-beyaz, varsıl-yoksul, sağcı-solcu, şucu-bucu diye ayırmaya gerek yoktur. İnsanlar ikiye ayrılır. İyiler ve kötüler. İyi insanlar, kendileri için istediği iyilik ve güzellikleri bütün masumlar için de isteyen ve emek veren.. Kötüler ise herşey.. para, pul, makam ve mevki bende (bizde) olsun. Diğerleri bizlere mahkum.. bizlere muhtaç yaşasın diyen.. çok para kazanmak için kendisine her yolu mubah gören.. hukuk, yasa, ahlak dışı işleri sıradanlaştıran insanlardır.

Bölge, ülke ve dünya geneline baktığımızda çoğunluğun iyi insanlardan oluştuğuna inanılır. Gel gelelim, bölge, ülke ve dünya gerçekleri bu inanışla örtüşmez. Örtüşemez çünkü, bölge, ülke ve dünya geneline baktığımızda çoğunluğun yokluk ve yoksulluk içinde mutsuz, bir avuç zengin tabakanın ise mutlu yaşadığı görülür. Bizi ilgilendiren husus, çoğunluk neden yokluk ve yoksulluk içindedir? Nacizane düşüncem, çoğunluk iyi niyetli olmasına rağmen, bilgi eksikliğine bağlı olarak temel hak ve özgürlüklerini öğrenme, kullanma ve koruma alanlarında sıkıntı çekmektedir. Daha açık bir anlatımla, toplumu oluşturan bireylerin hayatını ilgilendiren konulara ilgisiz kalması, bilgi sahibi olmadan siyasi tercih yapmasına neden olur ki, bilgi sahibi olmadan yapılan siyasi tercihler doğal olarak yanlış siyasi tercihlerdir. Millete etkin, adil ve kolay ulaşılır hizmet yapacak kadrolar yerine, hısım, akraba ve yandaşa haksız kazanç, mal, mülk, makam ve mevki temin etmek için çalışan kadroların işbaşına getirir.

Peki böylesi bir ortamda yapılması gereken nelerdir? Öncelikle her bir yurttaşın, her bir parti üyesinin, temel hak ve özgürlükleri, devlete ve millete karşı görev ve sorumlulukları hakkında, kendisine hizmet vermek üzere görev isteyen atanmışlar ve seçilmişlerin hangi özelliklere sahip olması hakkında yeterli bilgiye sahip olması, bu bilgi ve bilinçle siyasi tercihini kullanması, seçilmiş ve atanmış bütün kamu çalışanlarını, bütün kamu kurumlarını üyesi olduğu siyasi parti, meslek odası, baro, sendika, üniversiteler ve basın yoluyla (örgütlü toplum) izlemesi ve denetlemesi gerekir. Bu yapıldığında bölgede ve ülkede hukukun üstünlüğü ve adalet tesis edileceğinden, kimse aç veya açıkta kalmayacak, iyilerin bölgeyi, ülkeyi ve dünyayı yönetmesi sağlanmış olacaktır diye düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları