Sedat Peker'in arka arkaya yayınladığı videolarda, başta Kıbrıs'ta öldürülen gazeteci Kutlu Adalı olmak üzere çok sayıda isimle ilgili dikkat çeken iddialar yer aldı. Peker, 1996'da öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili o dönemde kendisinden adam istendiğini kendisinin de öz kardeşini gönderdiğini söylemişti. Peker, emekli Yarbay Korkut Eken'in de olayın göbeğinde olduğunu söylemişti.
Peker'in iddiaların ardından kardeşi Atilla Peker, Muğla'da gözaltına alınmış ve poliste 2 sayfalık ifade vermişti. Kardeş Peker, Kıbrıs'a gittiğini ancak Adalı cinayetine karışmadığını, cinayetin kendilerinden bağımsız kişiler tarafından işlendiğini söylemişti.
YENİDEN SORUŞTURMA TALEP EDİLDİ
Hakkında "organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak" suçlamasıyla soruşturma başlatılan Sedat Peker'in iddialarının ardından Kuzey Kıbrıs'ta Kutlu Adalı cinayetinin yeniden soruşturulması talep edildi. Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ersan Saner, ortaya atılan yeni iddialar hakkında Polis Genel Müdürü ve Başsavcı ile görüştüğünü açıkladı.
Kuzey Kıbrıs Cumhuriyet Meclisi'ndeki siyasi partiler, iddiaların "ihbar" olarak kabul edilmesini istiyor. Süreci takip etmek için Meclis Araştırma Komitesi kurulması, Meclis'te oy birliğiyle kabul edildi.
ANKARA VE LEFKOŞA'NIN NASIL BİR YOL İZLEYECEĞİ BELİRSİZ
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs arasındaki Adli Yardımlaşma Protokolü gereğince, Kuzey Kıbrıs'ta açılan bir davayla ilgili Türk vatandaşları sorgulanabiliyor. Ancak Ankara ile Lefkoşa arasında nasıl bir eşgüdüm kurulacağı henüz belirsiz.
BBC Türkçe'ye konuşan Kuzey Kıbrıslı siyasetçi ve yazarlar, cinayetle ilgili soruşturmada yol alabilmek için Türkiye'nin aktif bir rol alması gerektiğini söyledi.
Korkut Eken, Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'e yaptığı açıklamada Atilla Peker ile o dönem Kıbrıs'ta bulunduğunu kabul etti ancak Kutlu Adalı'yı tanımadığını, öldürülmesiyle alakası olmadığını söyledi.
"KUTLU ADALI'YI TANIMIYORUM"
"Kıbrıs'taki PKK faaliyetlerini takip etmek için adaya gittik" diyen Korkut Eken, şunları ifade etti:
"Kutlu Adalı'yı tanımıyorum ki hakkında bir kelime konuşayım. Olayın araştırılması için suç duyurusunda bulunacağım. Kutlu Adalı olayının faillerini bilenler, benim de bir ilgim olmadığını biliyorlardır."
25 YILDIR KARANLIK ŞEKİLDE DURAN CİNAYET
Kuzey Kıbrıs kamuoyu, tüm bu iddiaların ardından, 25 yıl karanlıkta kalan cinayetin aydınlatılması için atılabilecek adımları tartışıyor.
Ana muhalefette Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Asım Akansoy, Kuzey Kıbrıs'ta dosyaların zaman aşımına uğramasının söz konusu olmadığını, kapanmış dosyanın yeniden açılabileceğini söyledi:
"Şu ana kadar yaptığımız baskıyla, yetkililer dosyanın yeniden açılması noktasına geldi. Türkiye ile KKTC arasında Adli Yardımlaşma Protokolü var. Buna göre devletler, açtıkları herhangi bir dava ile ilgili karşı tarafın vatandaşını sorgulayabilirler.
"KKTC'nin bu kadar büyük bir soruşturmayı kendi başına çözebilmesi zordur. Konu çok derin. Türkiye'nin şu anki İçişleri Bakanı'nın ve Cumhurbaşkanı'nın iradesi çok önemlidir. O irade Türkiye'de gösterilmezse burada kendi başımıza sonuç alıcı bir sürece girebileceğimizi beklemiyorum."
ULUSAL BİRLİK PARTİSİ DE SORUŞTURMADAN YANA
İktidarın büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu da Meclis'te araştırma komisyonu kurulmasını desteklediklerini vurguladı:
"Açıklamalar ışığında yeni bilgiler çıkarsa biz de üzerimize düşeni yaparız. Adli yardımlaşma, iki taraf arasında mutlaka sağlanacaktır."
Kuzey Kıbrıs'taki yasalara göre, soruşturmaları Başsavcılık değil, polis üstleniyor. Başsavcılık ise soruşturmalara refakat ediyor.
SONUÇ ALINMADAN KAPANMIŞTI
1996'da cinayetle ilgili tahkikatı yapan polis Ahmet Soyalan, bugün Kuzey Kıbrıs'ta Polis Genel Müdürü olarak görev yapıyor. O dönem yürütülen soruşturma, sonuç alınamadan kapanmıştı.
Adalı ailesinin başvurusu sonucu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "Kutlu Adalı cinayeti hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı" gerekçesi ile 31 Mart 2005'te Türkiye'yi mahkum ederek 95 bin Euro para cezasına çarptırmıştı.
Yazar Ahmet An ise Kutlu Adalı'yı, "Sözünü esirgemezdi. Demokrat bir kişiydi. Kıbrıslılığı savunurdu ve dış müdahalelere karşıydı" sözleriyle anlattı.
Kaynak: BBC Türkçe