Özellikle Ören, Gökova, Dalaman, Ortaca, Dalyan, Köyceğiz, Fethiye, Seydikemer ve Eşen Ovalarında sıvılaşma oluşacağından, ovadaki yapılarda gömülme ve rotasyonlar olacaktır. Zayıf binalar depremde yıkılacak, can ve mal kaybına yol açabilecektir. Deniz kıyılarındaki ve kıyıya yakın alanlardaki bina ve tesisler en fazla zarar görecek yapılardır.
Bodrum, Milas, Yatağan, Kavaklıdere, Ula, Datça, Marmaris genel olarak kayalık zeminlerden oluşmaktadır. Dalaman, Köyceğiz, Ortaca, Fethiye ve Seydikemer alüvyon zemin üzerine kurulmuşlardır.
PLAJ, BATAKLIK, DERE YATAKLARI, ALÜVYONLAR DEPREMDE CİDDİ SINAV VERECEK
Fethiye Çalış Mevkii, Dalaman Çayı deltası üzerindeki Ortaca ve özellikle Dalaman, Köyceğiz Gölü kenarındaki Köyceğiz ve Dalyan, Karaçulha Deresi alüvyonu üzerindeki Fethiye ve bataklık üzerinde kurulan Çalış Mevkii, Eşen Çayı alüvyonu üzerindeki Seydikemer ovası depremde en fazla sıvılaşmanın oluşacağı ve deprem hasarlarının olacağı yerler olacaklardır.
Kıyılarda ve alüvyonlar üzerinde yüksek katlı yapılara izin verilmemelidir. Kum, mil, kil ve çamurdan oluşan zemine sismik kuvvet etki ettiğinde, kum tanecikleri arasındaki denge bozularak kumla birlikte su yüzeye çıkmakta ve yüzeye çıkan su ve kum karışımı, bulamaç halini alan zeminin bir sıvı gibi davranmasına yol açmaktadır. Bir sıvı gibi davranan zemin üzerindeki binalarda hasarlar, yana yatmalar olmaktadır. Bu olaya sıvılaşmazemin yenilmesi denilmektedir. Gevşek zemin sarsıntı ile birlikte dip suyunu içine alarak sıvılaşır. Üzerindeki binalar da sıvılaşan zemine gömülür. Bu nedenle gevşek zemin depremlerde çok tehlikelidir.
Dalaman Ovası, Dalaman Çayı ile Tersakan Çayı’nın taşıdığı alüvyon malzemeden oluşmuştur. Ovanın Dalaman merkez ve kuzeyine doğru alanlarda zemin çok ince kum ve silt boyu malzemeden, yani gevşek zeminden oluşmaktadır. Deprem sarsıntısında en fazla sıvılaşma olayı çok ince-siltli zeminde olmaktadır. Oluşabilecek büyük depremde Dalaman Ovası’nda sıvılaşma gelişecek ve üzerindeki binalarda yan yatmalar, gömülmeler ya da rotasyonlar olacaktır.
MUĞLA'DA TSUNAMİ TEHLİKESİNE YÖNELİK RAPOR
Muğla’nın Ege ve Akdeniz kıyıları boyunca tsunami tehlikesi oluşturan birçok kaynak vardır. Helenik yay boyunca meydana gelebilecek büyük tektonik depremler, depremlerin tetikleyebileceği sualtı heyelanları, yay boyunca yer alan adalardaki volkanik patlamalar ve olası meteor düşmeleri bu kaynaklara örnektir (Yalçıner vd. 2003, 2005; Yolsal ve Taymaz, 2010; Yolsal-Çevikbilen ve Taymaz, 2012,).
Muğla kıyıları, yakın çevresindeki Gökova fayı veya Rodos Transform fayı gibi yakın kaynaklardan türeyebilecek tsunamilerden etkilenebileceği gibi, yüzlerce kilometre uzaktaki çok uzaktaki bir kaynaktan da etkilenmesi mümkündür. Örneğin, M.S. 365 ve M.S. 1303 Girit depremlerinin Akdeniz kıyılarını etkilediği modelleme ve paleotsunami çalışmalarıyla ortaya konmuştur (Yalçıner vd., 2005; Yolsal-Çevikbilen ve Taymaz, 2012; Papadopoulos vd., 2012).
Yakın tarihte ise 1956 Amargos depremi ve 2017 Kos-Bodrum depremlerinin yarattığı tsunamiler Muğla’nın Ege kıyılarında önemli hasarlar oluşturmuştur (Papadopoulos ve Pavlides, 1992; Yalçıner vd., 2017). Bu nedenle Muğla’nın tsunami tehlikesinin ayrıca ele alınıp araştırılması gerekmektedir.
Kaynak:AltarZeyhan