Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde İdareciler Günü Programı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde İdareciler Programı'nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
"Bir yıllık aranın ardından siz kıymetli valilerimizi bir kez daha Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz. Sizlerin şahsında 81 ilimizdeki vatandaşlarımızın tamamına selamlarımı, sevgilerimi, muhabbetlerimi iletiyorum. Valiler toplantısının ülkemiz, milletimiz, şehirlerimiz için hayırlı neticelere vesile olmasını temenni ediyorum.
"10 OCAK İDARECİLER GÜNÜ'NÜ TEBRİK EDİYORUM"
Sözlerimin hemen başında, sizlerle birlikte bütün ilçelerimizde fedakarca görev yapan mülki idare amirlerimizin 10 Ocak İdareciler Günü'nü şimdiden tebrik ediyorum. Valilerimize, vali yardımcılarımıza ve kaymakamlarımıza bugüne kadarki hizmetleri için ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Bundan sonraki vazifelerinde Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum.
"BİZİM DEVLET ANLAYIŞIMIZIN ÖZNESİ İNSANDIR"
Bizim devlet anlayışımızın öznesi insandır, insanlık onurudur. Bu yüzden Türkiye umudun adıdır. Devlet milletin akıl ve iradesinin tecessüm ettiği bir yapıdır. Bizim devlet tasavvurumuz hiçbir zaman maddeye dayalı bir anlayış üzerine kurulmadı. Milletin hayır duası devletin en güçlü hazinesidir. Valilik devletin halka uzanan elidir.
"GÜNLÜK HESAPLAR PEŞİNDE KOŞMAK BİZE YAKIŞMAZ"
Sadece günlük hesaplar peşinde koşmak bize yakışmaz. Devlet geleneğimiz geleceği inşa eden bir anlayış üzerine kuruludur. Binlerce yıllık kadim devlet anlayışımız dünyaya örnek olacak bir birikimin taşıyıcısıdır. Türkiye, merkezi yönetim anlayışı bakımından önemli bir tecrübenin sahibidir. Adil, emin ve istikrarlı bir idare kabileyi milletimizin adeta doğuştan gelen özelliğidir. Tarihimiz bu gerçeğin sayısız örnekleriyle doludur.
"MÜLKİ İDARE AMİRLİĞİ SABAH 8, AKŞAM 6 ARASINDA YAPILACAK BİR GÖREV DEĞİLDİR"
Bu noktada ülke idare amirlerimize çok önemli görevler düşüyor. Valilerimizden öncelikli beklentilerimiz, devletimizin kendilerine olan emaneti, imkan ve kaynakları şehirlerimizin faydasına olacak biçimde kullanmalarıdır. Aynı şekilde, sizlerden görev yetki ve sorumluluk alanlarınızda bulunan işleri hızlı, etkin ve verimli bir şekilde ifa etmenizi bekliyoruz. Yetim, öksüz ve kimsesizler başta olmak üzere devletin şefkatine ihtiyaç duyan tüm kesimlerin yanında olmanızı istiyoruz. Daha önce de farklı vesilelerle dile getirdim. Mülki idare amirliği sabah 8, akşam 6 arasında yapılacak bir görev değildir. Sizin vatandaşla hemhal, hem dert olmanız da beklenir. Her birinizden makam odalarınıza sıkışıp kalmamanızı, gönlünüzü de, kapılarınızı da, telefonlarınızı da vatandaşlarımıza açık tutmanızı özellikle rica ediyorum.
"GÜNÜMÜZ TÜRKİYE'SİNDE YERİ YOKTUR"
Ne tek parti faşist zihniyetinin ne de hafızalarımızda derin yaralar açan 28 şubat dönemi uygulamalarının günümüz Türkiyesi'nde yeri yoktur. Baskının ayrımcılığın millete karşı efendilik taslamanın meşru sayıldığı günler artık geride kalmıştır. Allah'ın izniyle biz bu makamlarda bulunduğumuz müddetçe kimse o kötü günleri geri getiremeyecektir. Devlet anlayışımızı hakkıyla tatbik eden personeline ve vatandaşlarımıza tepeden bakmayan ilçe, köy ve mahalleleriyle şehrinin tamamını kucaklayan valiler bizim görmek istediğimiz idarecilerdir.
"SURİYE'DE YAŞANANLAR BİZİ HER AÇIDAN İLGİLENDİRİYOR"
Bölgemizde çok önemli meselelerin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Suriye'de yaşananlar bizi her açıdan ilgilendiriyor. 61 yıllık Baas diktatörlülüğünün çökmesi ile artık yeni bir döneme girilmiştir. Gün geçmiyor ki Baas rejiminin barbarlığına dair bir delil bulunmasın. Suriye'yi ziyaret eden ekiplerimiz sahadaki tablonun tahmin edilenden çok daha kötü olduğunu ifade ediyor. Suriye'nin kendini toplaması için belli bir zamana ihtiyaç olduğu açıktır. Uluslararası toplumun daha fazla katkı sağlaması gerekmektedir.
"TAM BİR KARA CEHALET ÖRNEĞİDİR"
Suriye'nin kendini toparlayabilmesi için Arap ve İslam aleminin destekleri yanında belli bir zamana ihtiyaç olduğu da açıktır. Uluslararası toplumun bu sürece daha fazla katkı sağlaması mühimdir. Türkiye olarak biz de tüm planlarımızı bu gerçekler çevresinde yapıyoruz. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı'nın Esad gitti, sığınmacılar da gitsin ifadesi vicdansızlıktan öte bir kara cehalet örneğidir. Biraz dış politika, biraz ekonomi, biraz savaş tarihi okuyan bir kişi açık söylüyorum, böyle bir cümle kurmaktan utanır, hicap duyar.
"BU UĞURDA ŞAHSIM OLARAK SİYASİ BEDEL ÖDEMEYİ DAHİ GÖZE ALDIK"
Burada şu hususun altını çizerek ifade etmek durumundayım. Savaşın ve zulmün pençesinden kaçan Suriyeli mazlumlara hamdolsun 13 yıl boyunca kol kanat gerdik, şefkat ve merhametle kucak açtık. Ana Muhalefet onları geldikleri yere kovmanın hep gayreti içerisinde oldu. Biz ise ensarız dedik, onlar muhacirdir dedik. Dolayısıyla bizim medeniyetimizde ensar olarak muhacirleri kovmak asla gerekmez dedik. Milletimiz asil karakterine uygun şekilde büyük bir alicenaplık göstererek ensar şuuruyla Suriyeli muhacirlere destek oldu. İnsanlık tarihine altın harflerle geçen bir dayanışma seferberliğine hep beraber imza attık. Hatta bu uğurda şahsım olarak siyasi bedel ödemeyi dahi göze aldık. 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın ırkçı siyasetini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Tüm bunlara rağmen bize canlarını, namuslarını ve onurlarını emanet eden mazlumlara sırtımızı dönmedik. Kimsesizlerin kimsesi olan bu necip millete Boraltan köprüsü faciası utancını bir kez daha yaşatmayacağız dedik ve hamdolsun yaşatmadık. Suriyeli kardeşlerimize 13 yıl boyunca nasıl samimi ev sahipliği yaptıysak bundan sonraki süreçte de aynı hassasiyetle hareket edeceğiz.
"TARİHİ FIRSAT PENCERESİ AÇILDI"
Gönüllü, güvenli ve düzenli geri dönüşleri yine bize yakışan, tarihimize, inancımıza ve kültürümüze yakışan bir anlayışla yöneteceğiz. Muhalefet veya ırkçı çevreler ne derse desin, ekonomimize, ticaretimize, üretimimize ve 13 yıllık insani politikamıza zarar verecek yaklaşımlar içinde olmayacağız. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en kritik seçimlerinde siyasi geleceğimizi riske atma pahasına sergilediğimiz duruşa kimsenin leke bulaştırmasına müsaade etmeyiz. Sahadaki aksaklıklar, kasıtlar ve hatalar sebebiyle böyle bir durumun yaşanmasına da asla müsamaha ile bakmayız. Bu meseleye dair yaklaşımımız açık söylüyorum. Sıfır toleranstır. Her insan kendi vatanında köksalar ve elbette orada yaşamak ister.
Suriyeli kardeşlerimizin evlerine huzurla dönebilmeleri bizim için hem insani bir görev hem de bölgesel istikrar açısından stratejik bir önceliktir. Daha önce de birkaç kez ifade ettim. Gönüllü olarak yurtlarına dönmek isteyen Suriyeli kardeşlerimize her türlü kolaylığı sağlayacağız. Ancak kimseyi zorla göndermek gibi bir yanlışa da düşmeyeceğiz. Ülkemize katkı yapmak isteyen ekonomik, sosyal ve kültürel olarak bizlere zenginlik katan Suriyeli kardeşlerimizin elinden tutmaya devam edeceğiz. Bu süreçte arttığımız her adım hem Suriyeli kardeşlerimizin haklarını hem de milletimizin çıkarlarını koruma hedefine matuftur. Şuna da özellikle dikkat etmenizi istiyorum. Suriye'de artık yeni bir yönetim var. Suriye'nin geleceği bu yönetimin ortaya koyacağı kurucu irade etrafında şekillenecektir. Suriye ile ilişkilerimizi karşılıklı saygı ilkesi çerçevesinde sürdüreceğiz.
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE İDEALİMİZİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanmasında komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getireceğiz. Devletimizin ilgili kurumlarıyla iş birliği içinde bu yeni sürecin başarıyla yönetilmesinde mülki idare amirlerimize önemli vazifeler düşüyor. Özellikle sınır bölgelerimizdeki valilerimizden çok dikkatli olmalarını, süreci sahiplenmelerini ve adımlarını buna göre atmalarını bekliyorum. Gerek bizleri bu makamlara getiren milletimize hizmet gerekse bu süreci incelikle yürütülmesi noktasında hiçbir aksaklığın hiçbir nahoş durumun yaşanmaması için her birinizin özenli davranacağınıza inanıyorum. Ülkemizde ve bölgemizde terörün hiçbir çeşidine yer olmadığını her fırsatta vurguluyoruz. Bir süredir uyguladığımız terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizin meyvelerini içeride ve dışarıda toplamaya başladık. Şimdi bunu yeni araçlar ve yeni yöntemlerle devam ettiriyoruz. Amacımız ülkemizin sırtına vurulan 40 yıllık o kamburunu ilaniye ortadan kaldırmaktır. Suriye devrimi ile birlikte hem ülkemizin hem de bölgemizin önünde tarihi bir fırsat penceresi açılmıştır. Devletimizin uhdesinde bulunan her türlü vasıtayı her türlü imkanı kullanarak terörsüz Türkiye idealimizi inşallah gerçekleştireceğiz.