Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyledi. Aralarında tanınmış sporcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve  Selçuk İnan'ın da bulunduğu 18 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edildi.  İddiaların muattabı şube müdürü Seçil Erzan'ın yargılanmasına başlandı. 

Duruşmada savunma yapan sanık Erzan, "Her şey gereksiz özgüvenle, gereksiz sorumlulukları üzerime almamla, 'ben yaparım, ben çözerim' edasıyla başladı. Benim görmezden geldiğim küçük şeyler çok, çok önemliymiş. Bana dokunmaz sandığım ve bin yıl yaşamasına izin verdiklerim gram gram bana zehir salmışlar. Fark etmemişim onları. Batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsaydım bu gemi batardı, ben de kurtulurdum. Ben çok çalışkandım, işimi çok severdim ve başarılıydım. Böylece bir bilinirliğim oldu. Ben dolandırıcı değilim, esas ben dolandırıldım. Fon diye bir şey çıktı ancak bu benim iradem dışında çıktı. Galatasaray futbolcularıyla yakın olduğum dönem,paralarını değerlendirmek için destek olurdum. Bu konuda elimden geleni yapardım ama zimmet yaparak insanların parasını üzerime almadım. Bu insanların faiz adı altında aza tamah etmemeleri beni bu hale getirdi. Hesap kitap yapamadığımı fark edince, yardımcı olmasını istediğim insanlar oldu ama onlar da gelince daha içinden çıkılamaz bir hal aldı. Herkes bana dolandırıcı diyor, ben dolandırıcı olsaydım kimseye senet vermezdim. Bu arada ben çok korkak bir insanım, 45 milyon dolar değil 100 dolar bile götüremem, ben zaten yapamadığım için buradayım. Çok üzgünüm ama ben bir dolandırıcı olsaydım cebimde param olurdu. Birkaç kişiyi mağdur etmek zorunda kaldığım oldu, onun dışında herkes benim etimden, sütümden, her şeyimden faydalandı. Kaçmayı asla düşünmedim, hep çözmekti benim derdim. Ana parasının bir kısmını veya tamamını alamamış kimseler var evet ve haklılar. O zaman suçlu kim? 2011'den 2020 yılına kadar yakınlarım bana para verirdi ben de değerlendirirdim. Herkes kendi rızasıyla veriyordu. Verdiğim sözü tutamadığım zaman kredi çekip ödüyordum. Ortak paydamız para kazanmaktı. Ben doğru tavsiyeler verirdim. 2020 yılında Galatasaray camiasından beni bilen ve güvenen bir insan parasını elden teslim etti. Sonra da kulüpten ayrıldı. Ben de parasını değerlendiriyordum, ihtiyaç oldukça parasını gönderiyordum ama istediği para çok, çok, çok fazla olmaya başladı. Bana 300 bin dolar ödedi ben de bir şekilde o parayı devam ettirdim" şeklinde konuştu.  Daha sonra hakimin, 300 bin doları kimin verdiğini sorması üzerine Erzan, "Fatih Terim. Galatasaray camiasında onun sözüne güveniliyordu. Ben bir fon vaadinde bulunmadım, sonradan bir fon furyası ortaya çıktı" dedi.

Ayrıca, 2021 Temmuz ayına kadar bir sorun olmadığını belirten Erzan, "Ancak ismini şimdi vermek istemediğim 2 kişi, benden bir anda 1 verdilerse 200-300 istemeye başladılar. Tehdit ettiler, en büyük korkum da beni işten attırmalarıydı. Bir şey söyleyemedim, söylemek istediğimde de bunu kabul etmediler. Çözüm planım; yatırımları satarak mağdur ettiğim insanlara ödemekti. Planım buydu. Yardımcı olmasını istediğim insanlar oldu ancak yardımı yetiştiremeyen insanlar oldu. Kazandırırken Seçil'dim, kazandıramayınca dolandırıcı oldum"dedi.

Mahkemede söz alan Arda Turan;  Seçil Erzan'ın kendisini sık sık arayarak parasını bir fona yatırması için ikna etmeye çalıştığını , 13 milyon 900 bin doları elden verdiğini belirttti. Arda Turan ayrıca;  "Yıllardır çalışıp kazandığım bütün paramı emeğimi Seçil Erzan beni kandırarak yok etmiştir. Çok üzgünüm, bu olay beni çok yıprattı. Bütün birikimim bir anda gitti." dedi.

Müşteki Musa Mert Çetin, 2009'dan beri Galatasaray'da pek çok farklı görevde çalıştığını ve sanık Erzan'ı da oradan tanıdığını söyleyerek, "Seçil Erzan Denizbank'ın kurumsal ve uluslararası bir fonu olduğunu, her şeyin legal olduğunu, fonun başında Mehmet Aydoğdu ve Hakan Ateş olduğunu ve birçok ünlü kişinin de parasının olduğunu söyledi. Sanık 'bana Muslera'yı da getir, onun da parası değerlensin' dedi. Bana 'aman Fatih hocanın veya başkasının bundan haberi olmasın, ben sana açılan limitlerde senin paranı değerlendireceğim' demişti. Ben kesinlikle bankanın 'biz bu işin içinde değildik' deyişini kabul etmek istemiyorum. Denizbank yöneticilerinden, Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu başta olmak üzere tüm Denizbank yöneticilerinden şikayetçiyim. Kendileri zaten maddi zarar verdiler, bir de bizim tefeci ve dolandırıcı olduğumuza dair  suç duyurusunda bulundular.  Zaten savcılık da takipsizlik verdi. Ben bu insanlardan şikayetçiyim" dedi.

Sanığın kendisini yatırım fonu vaadiyle kandırdığını belirten müşteki Emre Çolak, "Biz kendisinin kaşına, gözüne kanıp gelmedik. Bize Denizbank'ın kurumsal fonu olduğunu söyledi. Tamamen Denizbank'ın kurumsallığına güvendim. Şikayetçiyim" dedi.

Müştekilerden Volkan Bahçekapılı da, sanık Erzan'ın kendisini en az 3-4 kez aradığını ve ofise davet ettiğini belirttti ve şöyle devam etti:  "Eşim Buse Terim Bahçekapılı'dan dolayı böyle bir fon olduğunu biliyordum, o zamanlar eşim, benim de girmemi istemişti, yoğunluktan girmemiştim. Sanık Erzan beni arayıp paraya ihtiyaç olduğunu, fon olduğunu söyleyince ben de öyle bir param olmadığını söyledim. Fondan kuzenim Emre Belözoğlu'na bahsettim. Ben kendi şahsım olarak kendi paramı vermedim, maddi bir zararım yok ancak burada bir kefalet söz konusu. Bu işe kuzenimi soktum, kendi paramı kaybetsem bu kadar üzülmezdim" dedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Atilla Yörük ile Nazlı Can'ın mevcut delil durumu ve tutuklulukta kaldıkları süreyi de göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Heyet, sanıklar Seçil Erzan ileAli Yörük için ise; tutukluluk halinin devamına hükmetti.

Kaynak: iha