Cem Karaca aramızdan ayrılalı 21 sene oldu
Anadolu rock müziğinin en önemli temsilcilerinden besteci ve oyuncu Cem Karaca vefatının 21. yıl dönümünde sevenleri tarafından anılıyor.
Asıl adı Muhtar Cem Karaca olan sanatçı, Ermeni asıllı opera ve tiyatro sanatçısı Toto Karaca (Irma Felekyan) ile tiyatro sanatçısı Azeri Mehmet İbrahim Karaca'nın oğlu olarak 5 Nisan 1945'te İstanbul'da dünyaya geldi.
Kendisini 'Anadolu rock ozanı' diye tanımlayan, Anadolu rock müziğinin kurucularından Karaca, yeteneğini fark eden annesi sayesinde 6 yaşındayken müzik eğitimine başladı.
İstanbul'daki Rum azınlıklara yönelik gerçekleştirilen 6-7 Eylül olayları, Toto-Mehmet Karaca'nın Bakırköy'deki evinde de hissedildi. Olaylar durulduktan sonra Cem Karaca, Robert Koleji'ne kaydoldu.
KARİYER HEDEFİNDE MÜZİK YOKTU
Sahne tozunu küçük yaşlarda yutmasına karşılık Karaca, doktor ya da mühendis olmayı istedi. 'Suadiyeli Nesrin' olarak hatırladığı bir genç kızı etkilemek için sokak ortasında söylediği şarkı, müzik kariyerinin başlangıcını oluşturdu.
Beyoğlu Spor Kulübünün lokalinde arkadaşlarını kırmayıp sahneye çıkarak profesyonelliğe adım atan Karaca, daha sonra 'Dinamitler' ve 'Jaguarlar' adlı gruplarla 'rock and roll' parçaları seslendirdi.
BABASININ TAVSİYESİNE UYDU
Hariciyeci olmasını istediği oğlunu şarkıcılıktan vazgeçirmek için her şeyi yapan Mehmet Karaca, sahnede Elvis Presley şarkıları seslendiren oğlundan, 'Aman Adanalı' türküsünü istemesi için adam kiraladı, oğlunu yuhalattı.
Annesinin desteğini alan sanatçıyı bu sevdadan vazgeçiremeyen Mehmet Karaca, oğluna, 'Buraların müziğini yap' tavsiyesinde bulundu.
Cem Karaca, liseden sonra eğitimine devam etmedi.
VATANİ GÖREVİNİN ARDINDAN ÇALIŞMALARINA BAŞLADI
Tiyatro oyuncusu Semra Özgür ile 1965'te ilk evliliğini yapan sanatçı, evlendikten 3 gün sonra vatani görevi için Antakya'ya gitti. Askerlerin bağlama eşliğinde yorumladığı bir türkü, Karaca'yı etkileyerek müziğinde adeta dönüm noktası oldu.
Unutulmaz sanatçı, bir röportajında bu anısına değinerek, 'Ben o güne kadar ne garip, ilkel bir müzik diye düşünürken bir de baktım ki benim o anda içinde bulunduğum hissiyatı, o müzik canlandırıyor, dile getiriyor, anlatıyor.' ifadelerini kullanmıştı.
Batı enstrümanlarıyla Anadolu müziği yapma kararı alan Cem Karaca, vatani görevini bitirip İstanbul'a döndüğünde Mehmet Soyarslan'ın kurduğu 'Apaşlar' grubuyla çalışmaya başladı.
YILDIZI KISA SÜREDE PARLADI
Cem Karaca, bir plak şirketinde tanışıp sıkı dost olduğu Aşık Mahsuni Şerif'in türkülerini de repertuvarına aldı.
Hürriyet gazetesinin 1967'de düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasına sözleri Erzurumlu Emrah'a ait 'Emrah' bestesiyle katılan sanatçı, birinciliği 'Mavi Çocuklar'a kaptırarak ikinci oldu.
Cem Karaca ve Apaşlar'ın ilk plağı, Hürriyet gazetesi tarafından yayımlandı. Grup, aynı yıl 'Hudey', 'Vahşet' ve 'Bang Bang-Bir Anadolu Hikayesi' eserlerinin olduğu bir 45'lik daha çıkardı.
Almanya'ya giden Karaca ve Apaşlar, Fredy Klein Orkestrası ile şarkılar kaydetti. Türkiye'deki en önemli popüler müzik eserlerinden birisi olarak nitelendirilen sözü ve müziği Mehmet Soyaslan'a ait 'Resimdeki Gözyaşları' da bu kayıtlar arasındaydı. Şarkı ilk kez 1968'de 'Resimdeki Gözyaşları/Emrah' adlı plakta yer aldı. Karaca, bir röportajında 'Ağır Roman' filmiyle 1997'de müzikseverlerce yeniden keşfedilen şarkının, Mehmet Soyaslan'la gittikleri Moğollar konserinden sonra 'Ne yaparız da onları sollarız' diye kara kara düşünürken ortaya çıktığını anlattı.
Daha önce tiyatro deneyimi olan Karaca 1970'te, başrolleri Murat Soydan ile paylaştığı, Yücel Uçanoğlu'nun yönettiği yerli kovboy filmi 'Kralların Öfkesi'nde oynadı.
NAMUS BELASI ŞARKISI GÜNDEM OLDU
Usta sanatçı, 1971'de müzik çalışmaları için Kardaşlar grubuyla Almanya'ya gitti. Plak çalışmalarını tamamlamak üzereyken 12 Mart 1971 Muhtırası yayınlandı.
'Oy Gülüm Oy' plağının toplatılması kararı alınınca Almanya'da bir süre daha kalan Cem Karaca ve grubu, daha sonra yurda döndü.
Müzik yolculuğuna Moğollarla devam eden Karaca, 1974'te 'Namus Belası' ve 'Gurbet' şarkılarının olduğu bir 45'lik çıkardı. 'Namus Belası', ilk günden itibaren listelerin en üst sırasında yer aldı.
EN ÜRETKEN YILLARI
Daha sonra Moğollarla vedalaşan sanatçı, Kardaşlar grubundan ayrılan Ünol Büyükgönenç'i birlikte çalışmaya ikna ederek Dervişan'ı kurdu. Karaca ve Dervişan, müzikte progress ve rocka yaklaşırken 'Tamirci Çırağı', 'Kavga', 'Parka', 'İhtarname', 'Yoksulluk Kader Olamaz', 'İşçi Marşı', 'Maden Ocağının Dibinde' şarkılarına imza attı.
Dervişan'dan ayrıldıktan sonra Barış Manço'nun kurduğu Kurtalan Ekspres'le de çalışan sanatçı, 'Edirne'den Ardahan'a' söyleminden esinlenerek ismini verdiği 'Edirdahan' grubunu kurdu. Karaca ve Edirdahan, 1978'de 'rock opera' olarak nitelendirilen 'Safinaz' albümünü çıkardı.
TÜRKİYE'DEKİ GERGİN İKLİM NEDENİYLE ALMANYA'YA GİTTİ
Türkiye'deki politik gerginliğin, karmaşanın ve kamplaşmanın en üst düzeye çıktığı 1979'da, '1 Mayıs Marşı' plağı nedeniyle yargılanan, konserleri olaylı biten, kendi ifadesiyle 'Sağcılardan değil, solun kendi içindeki sürtüşmelerin gayri insani tavırla kendini dışa vurmasından bizar olan' usta sanatçı Almanya'ya gitti.
Karaca, hakkında açılan davadan ceza alacağına kesin gözüyle bakıldığından yurda dönmedi, 7 Nisan 1980'de kaybettiği babası Mehmet Karaca'nın cenazesine de katılamadı.
VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILDI
Selda Bağcan'la Münih'teki 1 Mayıs gösterisinde çekilen fotoğrafının bir magazin gazetesinde, 'Cem Karaca gizli hesaplar peşinde' başlığıyla yayınlanması, Karaca'nın hayatında yeni bir dönüm noktası oldu.
Usta sanatçıya, 'yurda dön' çağrısı yapıldı. Avukatlarının 'sakın gelme' uyarısını dikkate alan Karaca, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 6 Ocak 1983'te vatandaşlıktan çıkarıldı.
Başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmeyi tercih etmeyen sanatçı, Birleşmiş Milletlerin vatansızlar için sağladığı pasaportla hayatını sürdürdü.
Usta müzisyen Almanya yılları için 'Gurbetin acısını dindirecek bir merhem henüz keşfedilmedi. İnsan içinde yaşıyor onu. Kemiklerine kadar yaşıyor. Allah kimseye vermesin böyle bir sıkıntı.' demişti.
MÜZİK YAPMAYA DEVAM ETTİ
Almanya'da birlikte tiyatro da yaptıkları annesi Toto Karaca'nın ziyaretleriyle teselli bulan Cem Karaca, müzikten kopmadı. Cem Karaca, Almanların çoğu kez Türkler için kullandığı, kavruk, esmer tenli insanlara yakıştırdığı kelime olan, hakaret de sayılabilen 'Kanaken' ismini verdiği grubuyla, göçmen işçilerin yaşadığı sorunları anlatan rock şarkılara imza attı.
Yaşadıklarına rağmen asla Türkiye'ye sırtını dönmeyen ve yurttan gelecek haberleri bekleyen usta sanatçı, Almanya'daki bir festival sırasında başka ülke bayrakları varken Türk bayrağının olmadığını fark edip, ay-yıldızlı bayrağı da göndere çektirdi.
ÖZAL İLE GÖRÜŞMESİ HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Cem Karaca, Mehmet Barı ve Mesut Yılmaz'ın aracılığıyla Hannover Fuarı nedeniyle Almanya'da bulunan dönemin Başbakanı Turgut Özal ile görüşme fırsatı yakaladı.
Münih'teki bir otelde gerçekleşen bu görüşme, 'Cem Karaca, Özal'ın elini öptü, af diledi' şeklinde yansıdı. Görüşmeden yaklaşık 2 yıl sonra sanatçı, 27 Haziran 1987'de yurda döndü.
Tedirgin şekilde ülkeye döndüğünde bir polis tarafından 'Yurdunuza hoş geldiniz' şeklinde karşılanan Cem Karaca, ertesi gün duruşmaya çıkmak için yargılandığı Fethiye'ye gitti. Duruşmada aklandı ve verdiği ilk konseri Başbakan Turgut Özal da izledi.
KAHYA YAHYA İLE YENİDEN ZİRVEYE YERLEŞTİ
Sanatçı, Türkiye'ye döndükten sonra maddi sıkıntılar yaşadı. Cahit Berkay'ın ikna çabaları sonunda 1990'da Kuşadası Altın Güvercin Müzik Yarışması'na giren Karaca, 'Kahya Yahya' şarkısıyla birinci oldu.
Cahit Berkay ve Uğur Dikmen ile müzik yolculuğunu sürdüren sanatçı, 'Rap Diye Rap Rap', 'Islak Islak', 'Kerkük Zindanı', 'Bindik bir Alamete' şarkılarıyla ününü katladı.
Cem Karaca, yıllarca yasaklı olduğu TRT'de 1994'te 'Raptiye' isimli program yaptı ve Flash TV'de de 'Efendime Söyleyeyim' isimli programa imza attı.
Annesi Toto Karaca'dan dolayı Ermeni müziğiyle de ilgilenen sanatçı, son dönemi sayılan yıllarda 'Töre', 'Sevda Kuşun Kanadında', 'Dur be Yeter' şarkılarını Türkçe sözlerle seslendirdi.
Usta sanatçı, küçük rol üstlendiği, Gani Müjde'nin 'Kahpe Bizans' filminde 3 şarkı yorumladı.
SON KONSERİNİ 2004'TE YAPTI
Mahsun Kırmızıgül ile 'Hayat Ne Garip', Mehmet Eryılmaz ile 'Hayvan Terli' ve Yeni Türkü için 'Göç Yolları' şarkısını seslendiren Karaca, son büyük konserini 17 Ocak 2004'te Ankara Saklıkent'te verdi.
Son günlerinde 'Yol Arkadaşları' grubuyla İstanbul'da sahne alan usta sanatçı, 8 Şubat 2004'te kaldırıldığı hastanede vefat etti.
Kendisini her zaman Türk ve Müslüman olarak tanımlayan, gençlik yıllarından itibaren Alevilik ve Bektaşiliğe özel ilgi duyan sanatçı, vasiyeti gereği Karacaahmet Mezarlığı'nda tekbir sesleriyle toprağa verildi. Üsküdar Seyit Ahmet Deresi Camisi'nde kılınan cenaze namazına yoğun katılım oldu.
Unutulmaz sanatçının mezarı, 2006'da İlkim Karaca'nın talebi üzerine açıldı. Emrah Karaca'nın babasının Cem Karaca olduğu tescil edildi.